Sayfalar

25 Ocak 2016 Pazartesi

1980’den bugüne basının utancı ve kimliği: 3. sayfalar



Günümüzde gazetelerinin şiddet, cinayet, tecavüz haberlerinin yoğunluklu olarak yayımlandığı yerler, 3. sayfalar... Kısa, ayrıntısız ve halk arasında “ibretlik” olarak nitelendirilen haberlerin, zaman içinde “3. sayfalık” diye anılması boşuna değil. 1980'li yıllarda da haber konuları ve habere yaklaşım çok farklı değildi.

1980’lerin başında 3. sayfalarda erkek egemen söylem ve eril dilin günümüze oranla çok daha yoğun kullanılması, şiddetin meşrulaştırılması ve köpürtülmesi örneklerine sıkça rastlanıyor. Ayrıca ırkçılığın, milliyetçiliğin adeta kutsanması ve söz konusu. 

Şiddet meşru görülüyor



1980’li yıllarda bu konulara dair saptamalar yapmak için Hürriyet gazetesinin haberlerine baktığımızda özellikle medyada kadın temsili ile ilgili ciddi sorunlar olduğu görülüyor. Hürriyet gazetesinin 1 Ocak 1980 tarihinde yayımlanan bir haberinde atılan başlık ve kullanılan fotoğraf eril dil ve erkek egemen bakış açısıyla dikkat çekiyor. Haberde ayrıca şiddet adeta “köpürtülerek” daha sansasyonel hale getiriliyor. Haberin başlığında "Evli çılgın Hatice ilk aşığını ikinci aşığına öldürttü" deniyor. Fotoğraf altında büyük harflerle "Baltayla başını kesti" yazıyor. Haberde öldürülen bir kadının “çılgın” diye anılması, ilk ve ikinci denilerek bir aşıklar sıralamasına gidilerek şiddetin meşrulaştırılması göze çarpıyor. Şiddetin daha sansasyonel bir şekilde servis edilmesi için olsa gerek “Baltayla başını kesti” deniyor.

Gazetenin 2 Ocak 1980 tarihli nüshasında, göze çarpan bir haber başlığı şöyle: "İki çocuk sahibi bir hayat kadını intihar etti." Haberde kadının yerine düşünülmüş hayaller bile var: "İçindeki özlemler, güzel bir ev, mutlu bir yuva, yakışıklı bir koca. Bembeyaz bir gelinlik." Kadını mutlu edecek olanın yakışıklı bir koca ve bembeyaz bir gelinlik olduğu söyleniyor. Aile kutsanıyor, kadının mutluluğu evlilik ve kocaya indirgeniyor. Haberin devamında "Arkadaşları ev kadını olurken, o hayat kadını olmuştu" deniyor. Ev kadını ve hayat kadını ifadeleri tırnak içinde ve koyu renkle yazılmış. Belli ki kadın kelimesinin önündeki tanımlama önem taşıyor. Gazetenin okuyucuya vermek istediği mesaj "kadın dediğin evinde oturur" şeklinde. 

Sansasyonel vurgular



1980 ve sonrasındaki 3. sayfa haberlerinde öne çıkan bir diğer durum ise haberlerin şiddetinin, ölümün, saldırının bir anlamda “köpürtülmesi” ve daha sansasyonel hale getirilmesi. 6 Ocak 1980’de bir senaristin aslan saldırması sonucu ölmesi haberleştirilirken başlıkta “vahşi aslan (vahşi olmayanı varmış gibi) paramparça etti” diye veriliyor.

Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri 24 Şubat 1980’de bir banka soygunu esnasında soyguncunun öldürülmesi ile ilgili haber. Haberde soyguncunun elindeki silahı bir rehineye doğrulttuğu anın fotoğrafı var. Bir de soyguncunun öldükten sonraki hali sayfada yer alıyor.

İlköğretim öğrencilerinin rahatlıkla erişebildiği bir gazetede bu gibi fotoğrafların yayımlanması bugün de tartışma konusu. Ancak o dönemde gazetelerde bunun “normal” olduğuna yönelik bir ön kabul olduğu görülüyor. 

Irkçılık başrolde



Milliyetçi, ırkçı yaklaşımlar da Hürriyet’in 1980’lerin başında 3. sayfalarda sık karşılaşılan kavramlar arasında. 12 Nisan 1981’de öldürülen Türkiyeli diplomatları anmak için düzenlenen eylemin haberinde “Ermeni terörü bir kez daha lanetlendi” başlığı atılıyor. Haberde de sık sık “Ermeni terörü” ifadesine yer veriliyor. Terör eylemleri düzenleyen bir örgüt üzerinden bütün bir halkı “terörist” olmakla itham etmenin “ırkçılık” dışında bir karşılığı olmadığı ortada.

Belki de bugüne kıyasla en masumane örnekleri ise magazin haberlerinde görüyoruz. 1 Ocak 1980’de Hürriyet’in 3. sayfasında Tiyatrocu Nejat Uygur’un “izmarit toplayıp bunları içtiği” haberine yer veriliyor. Haberin detaylarına baktığımızda Uygur, “Öyle sigaralar atıyorlar ki” diyerek yere atılan sigaraların markalarını sıralıyor. İzmarit toplama işini hemen herkesin yaptığını öne sürüyor. Sigara markaları bu haberde adları kullanıldığı için Uygur ya da gazeteye reklam ücreti ödenmiş midir bilmiyoruz. Ama günümüzün viral reklamlarını andırdığı kesin. 

"Kadın" demekten kaçınılıyor

Gazetenin 10 Ocak 1980 tarihli 3. sayfasında "İstanbul'u bir kadın ısıtacak" başlıklı haberini görüyoruz. Başlık haberin cinselliği çağrıştıran bir içeriğe sahip olduğu izlenimi veriyor. Ama haberi okurken aslında kadının İstanbul ve çevresindeki yakıt sorununu çözümlemek için uğraş vereceğini anlıyoruz. Ayrıca haberin üst başlığında "Hanımları yardıma çağırdı" derken ana başlıkta hanım değil kadın ifadesi yer alıyor. Anlaşılan bir tutarlılık da söz konusu değil. Ama “kadın” kelimesinin sıklıkla kullanılmasından yana olmadıkları ortada. Haberlerde kız, genç kız, hanım ifadeleri tercih ediliyor.

"Küçük kız torun sahibi adama satıldı” başlıklı haberin tarihi ise 11 Şubat 1980. Haberde şu ifadeler yer alıyor: "Cemşit Muharhancı verdiği ifadesinde, 'Ahmet kızımı istedi, ben de verdim' derken damat adayı Ahmet Yel de, 'D. ile evlenmek istiyordum. Ancak yaşı küçük olduğu için büyümesini bekliyordum. Evimde ona hiçbir kötülük etmedim' diye konuştu." "Kızı istemek", "kızı vermek", "kızı satmak" ifadelerindeki fiillerin yalnızca eşyalar için kullanılabilir olduğunu hatırlatalım.




Eril dil ve erkek egemen bakışın bir diğer mağduru ise eşcinseller. 25 Haziran 1981’de Hürriyet’in 3. sayfasında şu başlık görülüyor. "Beyoğlu'nda yakalanan homoseksüeller feryat ediyor: 'Yaktın bizi Bülent'. Haberde "Bülent Ersoy işi bu kadar ileri götürüp homoseksüelliği reklam etmeseydi, kimsenin bizimle uğraştığı yoktu" ifadeleri yer alıyor. Hissettikleri gibi yaşayamadıkları gibi, homoseksüellerin il sınırı dışına gönderilecekleri bildiriliyor. Haberde eşcinsellere sadece “gözden uzak olunması” şartı ile yaşam hakkı tanınıyor. 

3. sayfalar kendine has özelliklerini 1980’lerden bugüne taşıyor. Hala şiddetin meşrulaştırılmasına, eril dile, erkek egemen söyleme rastladığımız 3. sayfalar, 1980’li yıllarda da farklı değildi. Ancak belli konularda ilerlemeler olduğunu da belirtmeliyiz. Tam olarak bırakılmış olmasa da eril dile karşı hassasiyetin arttığını görüyoruz. Şiddetin meşrulaştırılmasının görece biraz daha az olduğuna tanık oluyoruz. 3. sayfalar haber seçimleri, haberi veriş biçimleri ve kullandıkları dille bir gazetenin yayın politikasının kendisini en açık ettiği yer olma özelliğini taşıyor. Başta Hürriyet olmak üzere Türkiye’deki pek çok gazete ise bu konuda ne dün iyi bir sınav verdi, ne de bugün veriyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder